Peygamberler-Tarihi-- İlk Peygamber

Peygamberler-Tarihi--Peygamberler-Tarihi--Peygamberler-Tarihi--Peygamberler-Tarihi--



İnsanın insanla mücadelesi başlayınca (Habil ile Kabil), bu mücadeleyi durdurup, insanlar arasında kardeşliği yaymak için, Yüce Allah peygamberler görevlendirmeye başladı. Peygamberlerin birinci görevi, Şeytan'ın yönlendirmelerine karşı insanları uyarmak, böylece Şeytan'ın teşviki ile kavga etmelerini önlemek ve doğru yola girerek, Cennet'i haketmelerini sağlamaktır.

Yeryüzündeki ilk insan olan Hz. Adem, Habil-Kabil olayından sonra ilk peygamber olarak görevlendirildi. İlk peygamber Hz.Adem'le başlayan bu kutsal görevlendirmeler, Hatemulenbiya (peygamberlerin sonuncusu, son peygamber) Hz.Muhammet Mustafa'ya (s.a.v) kadar sürdü.

Peygamberler, kendilerine uyan insanları doğru yola çağırıp, kurtuluşa erdirdiler, onları Şeytan'ın oyunlarından korudular. Kavgaların en amansızı ve en çetini olan, insanın insanla mücadelesini bitirip, ilk baştaki kardeşlik bağlarını yeniden kurmak için uğraştılar.

Ne mutlu onların uyarılarına kulak verip kurtuluşa erenlere...


Adem Aleyhisselâmın Mucizeleri:

Yüce Allah, insanlığın babası ve ilk peygamberi olan Hz. Adem'e elli suhuf vermiş ve şeriat sahibi peygamberlerden kılmıştır. Adem:

  • İlk insan ve
  • İlk peygamber olmasının yanı sıra;
  • Cennet hayatını ilk yaşayandı,
  • Dünya hayatını ilk yaşayandı,
  • İlk hata yapandı,
  • İlk tevbe edendi,
  • İlk örtünendi,
  • Evlat acısını ilk duyandı,
  • İlk imtihan olan ve
  • İlk kazanandı,
  • Şeytan'la mücadeleyi ilk başlatandı.

Kısacası, her şeyde ilk öncü, ilk yol açıcıydı.

Elbette Hz. Adem'in en büyük mucizesi, Allah'ın lütfuyla toprağı ilk defa işleyip ondan yararlanmayı öğrenmesidir. Allah'ın yeryüzündeki evi (Beytullah) Kabe-i Muazzama'yı ilk olarak taştan yapan odur. İlk evi, üstelik de evlerin en kutsalını yapma şerefi ona aittir.

Hz. Adem'in dilemesiyle kayalar pınar olup, lezzetli sular akıtırdı. Ağaçlar yürür, taşlar kendiliğinden onun istediği biçimde dizilirdi. Hatta varlıklar Hz. Adem'le konuşurdu. Zaten tüm bu mucizeleri olmasa, şu ıssız dünyada, tek başına yaşaması mümkün olur muydu? Tarlaya ektiği tohumun, aynı gün ürün verdiği söylenir. Eğer öyle olmasaydı, ilk zamanlar geçinmesi ve ailesini beslemesi mümkün olabilir miydi?

Hz. Adem'i ateş yakmazdı, su boğmazdı, o bu dünyanın efendisiydi. Dünyanın ilk insanı olması nedeniyle, dünya ve tüm içindekiler Hz. Adem'in emrine hazırdı. Zaten Allah, Kur'an-ı Kerim'de “dünyayı ve içindeki her şeyi insanın emrine verdiğini ve de insanı kendisine halife yaptığını” beyan buyurmuyor mu? Hz. Adem'in çocukları çoğalıp, topluluklar oluşunca da, varlıklar onunla konuşmaya devam etmişti.

Kendi soyunu doğru yola çağırmakla görevlendirilen Hz. Adem zaman zaman, çeşitli bölgelerde yerleşmiş bulunan ve kendinden üremiş olan insan topluluklarına uğrardı. Onları kötülük yapmaktan men edip, iyiliği emreder ve hak dine çağırırdı. Bir gün hac yapmak üzere yola çıkan Hz. Adem, taştan yaptıkları putlara tapan insanlarla karşılaştı. Hz. Adem onları bu yanlış işten vaz geçmeye, bir ve tek olan Yüce Allah'a iman etmeye çağırdı. Kendi neslinden olan bu insanlar onun davetini kabul etmediler. Bunun üzerine, putu getirmelerini söyledi, getirdiler. Hz. Adem bu kez puta seslendi. Put dile gelip konuştu ve tanrı diye kendisine tapanlardan şikâyet etmeye başladı: “Ey Allah'ın Elçisi, beni bu cahillerin elinden kurtar” diye yalvardı. Bunun üzerine Hz. Adem, putu parçaladı. Puta tapanlar bu görüntü karşısında şaşırıp kaldılar ve hatalarını anladılar. Ataları Adem Aleyhisselam'ı dinleyip, doğru yola yöneldiler.

Yüce Allah'ın Tin suresinde belirttiği gibi, “İnsan en güzel şekilde yaratılmıştır”. Ancak bu insan, yine aynı surede işaret edildiği üzere, daha Hz. Adem zamanında, “aşağının en aşağısına” düşmekte gecikmedi. İnsanın ezelî düşmanı Şeytan, ona her bir yönden yaklaşarak saptırmaya ve günaha bulaştırmaya uğraşırken, Hz. Adem yaşadığı sürece insanları Şeytan'ın kandırmalarından kurtarmaya çalıştı.

Sonunda Hz. Adem bu dünyadaki süresini tamamladı ve ebediyet alemine geri döndü. Bir rivayete göre kabri, “Ebukubeys” dağındadır. Kendinden bir yıl sonra vefat eden eşi Havva anamızın da Cidde'de toprağa verilmiş olduğu riyayet edilir. (http://peygambertarihi.blogspot.com/)



Peygamberler-Tarihi--Peygamberler-Tarihi--Peygamberler-Tarihi--Peygamberler-Tarihi--

Stumble Upon Toolbar

Hiç yorum yok:

Cep Telefonunuza İçerik Ekleyin: